İçeriğe geç

Ruhu Cennette Yüreği Kudüs’te Bir Şehid: Ebu Hafs

Ne söylenebilir ki artık… Sözün bittiği yerdeyiz.

Son 6 ayda birer birer en önemli komutanlarımızı şehid verdik. Evet Çeçenistan’ dan bahsediyorum. Ümmetin yetim, unutulmuş coğrafyası Çeçenistan…

Sırasıyla Abdulhalim Sadullayev, Şamil Basayev, Komutan İsa ve Komutan Musa’ yı cennete uğurladık. Hepsi İslam ümmeti için çok önemli ve gelecek vaat eden şahsiyetlerdi. Şehadetleri bereketti elbette cihadımız için. Lakin onlardan ayrılmak bizleri derinden yaralamıştı.

Ve 3 gün önce bazı haber ajanslarında çıkan bir haber bütün ilgimizi Çeçenistan’a yöneltmemize vesile oldu.

İşgalci hain Ruslar mücahidlerin komutanı Ebu Hafs’ı şehid ettiklerini ilan etmişlerdi. Bu olmamalıydı. Mücahidlerden gelen açıklama ile Ebu Hafsın şehadeti doğruladığında yüreğimde tarifi imkansız bir sızı hissettim.
Ebu Hafslar kolay yetişmiyor yaşadığımız kirli dünyada. Kendisini Allah’a ve onun yolunda cihada adamış şahsiyetlerin sayısı bir elin parmaklarıyla gösterilecek kadar az sayıda maalesef.

Ebu Hafs da bunlardan birisiydi. Henüz 33 yaşında Rabbine kavuştu. Asıl ismi Faris Yusuf Emirat olan Ebu Hafs, 1973 yılında Ürdün’ de doğdu. Üniversite eğitimini bitirene kadar Ürdün’de kalan Ebu Hafs eğitimi bittikten hemen sonra “İşkence ve katliamlara maruz kalan Müslüman kardeşlerini duyan ve onların çektikleri zulmü engellemeyen sadık bir Müslüman olamaz.” diyerek mustazaf Müslümanlara yardıma koştu.

1995 yılında Çeçenistan’a gelen Ebu Hafs, Hattab ile birlikte Çeçen ve yabancı mücahidlerin eğitilmesinde büyük rol oynadı. Hattab tarafından eğitim kampının komutanlığına getirilen Ebu Hafs, kısa sürede bütün mücahidlerin sevgi ve saygısını kazandı. Mücahidlerin bedenen ve manen gelişmeleri hususunda özenle çalışan Ebu Hafs, Çeçen cihadına katılan gençlerle teker teker ilgilendi.

Rahmetli Hattab, Çeçenistan içerisinde mücahidlere komuta ederken Ebu Hafs, hem mücahidlerin eğitimi hemde dışarıdan gelen yardımların organize edilmesi için yoğun çaba sarfetti.

Komutan Hattab’ın şehadetinden hemen sonra Ebu Velid’in yardımcılığına getirildi. Bu andan itibaren Çeçenistan toprakları içerisinde daha aktif rol almaya ve kendisinden söz ettirmeye başladı. Üstün bir askeri zekaya sahip olan Ebu Hafs, işgalci ruslara karşı çok etkili operasyonlar düzenledi. Ebu Velid’in şehid olmasının ardından yabancı mücahidlerin komutanlığına getirildi. Kendisinin ve emrindeki yabancı mücahidlerin Çeçen halkına karşı gösterdikleri yakın ilgi ve kurdukları sıkı bağlar neticesinde Çeçenistan İçkeria Cumhuriyeti Şura Meclisi‘ne Şamil Basayev’ in yardımcısı olarak atandı.

Komutan Ebu Hafs, askeri kabiliyetinin yanı sıra takvası ve Allah’a olan tevekkülü ile anılan örnek bir Müslüman idi. Her mücahid gibi maneviyata çok önem verirdi. Duygusal bir kişiliğe sahip olan Ebu Hafs’ın özellikle Müslümanlardan gelen yardımları gördüğünde göz yaşlarına hakim olamadığını yakinen biliyoruz.

Mücahidlere hizmet etmekten hoşlanan Ebu Hafs, yaralıların tedavisinden yemek pişirmeye, ilmi eğitimden askeri eğitime kadar mücahidlerin her türlü işine koşturan şefkatli bir baba gibiydi. Bu mümtaz şahsiyet Şamil Basayev’ in şehadetinden sonra Devlet Başkanı Dokko Ömerov’un yardımcılığına getirilmişti.

Ruslar onun için “Bu adam olmasaydı Çeçenler bize bu kadar etkili operasyonlar düzenleyemezdi.” diyorlardı.
Dünyada aranan teröristler(!) listesinde 3. sırada ismi geçiyordu. Ama o, hiçbir şeye aldırmadan Rabbini hoşnut edebilecek amellerin peşinden koştu. Kınayıcının kınamasından korkmadı. Aksine kafirlerin kalplerine amansız bir korku saldı. Zaten bu dünyada İslam için acı çekmenin, fedakarlık yapmanın, zalimlerden yana olmamanın adı idi terörist.

Ebu Hafs şehid oldu. Kimsenin haberi olmasa da o şu an eski arkadaşlarının yanına ve rabbine döndü. Kendisi gibi şehadeti de sessizce oldu. Şuna eminim ki bir çok Müslüman’ın halen onun şehadetinden haberi bile yok.

Ebu Hafs aramızdan sessiz sedasız ayrılsa da arkasında onun yolunu takip edecek binlerce genç mücahid bıraktı. Ruslar sakın ola ki sevinmesinler Çeçen Cihadı’nın sonu geldi diye. Onlar o kadar ahmak ki şehidlerimiz çoğaldıkça eksildiğimizi sanıyorlar.

Hayır! Biz öldükçe dirilen bir medeniyetin, mücadelenin neferleriyiz. Kimse merak etmesin Çeçenistan’da Cihad sancağı yere düşmeyecektir. Şamillerin , Hattabların, Sadullayev’lerin şehadetlerine tanık olduk biz. Onların şehadetleri  nasıl bereket olduysa, Ebu hafsın Şehadetide bereket olacaktır. Şamillerin, Hafsların toprağa düştüğü yerde Hz Revaha gibi, Halid bin Velid gibi niceleri çıkıp sancağı devralacak ve inşallah zalimlerin ve put düzenlerinin kalbine saplayıncaya kadar o sancağı omuzlarında taşıyacaklardır.

O Türkiyeli Müslümanlara gönderdiği son mesajında şunları söylüyordu;
‘Yakında bayram gelecek. Bu bayram Irak’ın, Afganistan’ın Çeçenistan’ın ve Filistin’in kurtulduğu gün olacak. Hep birlikte saf olup, omuz omuza vererek Yahudilerden temizleyeceğimiz Mescidi Aksa’ da namaz kılıp tekbirler getireceğiz. Bütün dünya şunu bilsin ki, mücadelemiz Çeçenistan’da yüreklerimiz ise Kudüste’dir.’

İşte Ebu Hafs’a bayram geldi. O bütün bayramlardan daha güzel bayrama üzerinde ki şehadet kokulu gömleği ile yüce rabbimize, onun nimetlerine, peygamberlere ve şehid arkadaşlarına kavuştu. Senin kokun bize ulaştı. Bizim kokumuz sana ulaştı mı bilmiyorum! Rabbimden dileğim odur ki birazcıkta olsa bizim kokumuzdan ulaştırmıştır o mübarek burnuna inşallah. Tıpkı Hz Yakub’ a Yusuf’un kokusunun ulaştığı gibi…

Ebu Hafs… 33 yaşında… Ruhu cennette, yüreği Kudüs’te bir şehid artık…

Tarih:Köşe Yazıları

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın