İçeriğe geç

Yiğitler Bitmez Bizde

Bir Açıklama: Esasen yazımın tamamını Çeçenistan’daki son gelişmelere ve gelecekte olabilecek olaylar üzerine bina edecektim. Lakin Şamil Basayev’in şehadeti, böyle bir yazı yazmamı gerektirdi. Köşemde O’nun aziz hatırası adına bir bölüm ayırmamayı  Ona  mücadelesine ve şehadetine bir saygısızlık addederdim. İnşallah yakın zamanda Çeçenistan’daki son gelişmeler ve mevcut durum ile alakalı bir yazı yayınlayacağız.İslam ümmetinin yetim coğrafyası Çeçenistan, bir yiğit evladını daha Rabbine uğurladı.Ömrünün büyük kısmını, İslam ümmetinin kurtuluşu ve ülkesinin bağımsız bir İslam devleti olması için harcamış bir mücahid,  korkusuzca düşmanın üzerine gitmekten çekinmeyen ve kahraman atalarının yolunu sürdüren efsane bir komutandı Şamil Basayev. Şehadetinin ardından hüzne boğulan milyonlarca Müslümanın şahitliği ile anlaşılmıştır ki, O her yönüyle Müslümanlara huzur, müstekbirlere ise korku veren bir yiğitti. Rabbimizden temennimiz de odur ki Ümmetin kahır ekseriyetinin minnet ve sevgiyle yad ettiği bu güzel insanı, Firdevs cennetleriyle nimetlendirmesi ve bizleri de cennete Onunla ve zalimlere karşı verdikleri mücadelede canlarını veren şehidlerimizle buluşturmasıdır.

Geçtiğimiz Pazar günü arzuladığı şehadete kavuşan Basayev, Buddunnovsky’de, Kızılyar’da,Grozni’de  İnguşetya’da Müslümanları sevince boğan O Yiğit Komutan,  gidişiyle bütün İslam ümmetini derinden sarstı .Bunca operasyondan ve pek çok suikast girişimden sağ çıkan  yiğit komutanımızın şehadetine inanmak istemedik önce.Bu habere de daha önce defalarca “Basayev’i Öldürdük.” iddiasında bulunan hain Rusların ortaya attığı bir asparagas haber gözüyle bakmak istedik. Fakat zaman geçtikçe  gelen haberlerle anladık ki  Şamil’imiz Rabbine kavuşmuştu. O, her Müslümanın özlemini duyduğu bir hayat yaşadı. İzzetli, vakarlı, vahye şahit, İslam düşmanlarına karşı şedit ve kararlı idi. Kınayıcıların kınamasından korkmadan yoluna devam etti.’’Kimse Allah’ın müsaade ettiğini yapmama engel olmaz’’ diyordu bir konuşmasında. Yaptığı bütün operasyonlar dünyada ses getirdi. Adının geçtiği yerde bile Rusların surat ifadelerini değiştiren bir kahramandı. Şüphesiz ki ona şehadet yakışırdı. Ve biliyoruz ki dualarının başında hep İslam ümmetinin kurtuluşundan sonra gelirdi şehadet.  Rabbi, O’nun duasını kabul etti ve onu şehit/şahit olarak yanına aldı.

İslam Ümmeti O’ndan çok şey öğrendi. O, düşmanlarına karşı sert, Mü’minlere karşı naifti. Bir halk tüm dünyanın gözleri önünde katledilirken, mukavametin nasıl olması gerektiğini gösterdiği gibi, savaştan dolayı mağdur duruma düşen halka  yönelik yardım faaliyetlerini de organize ediyordu. Diğer yandan, 70 yıllık Komünizmin Müslüman Çeçen Halkı üzerinde uyguladığı “dinsizleştirme” politikasının izlerini silebilmek için, davet çalışmalarına ağırlık vermişti. Çeçen diline çevrilen bir çok İslami temel kaynak kitapları halka dağıttırdığını, birinci savaşın sonunda, Rusların Çeçenya’dan çekilmesinin ardından medreselerin açılması için gayret gösterdiğini, özellikle çocukların eğitimi için oldukça hassas davrandığını, yakinen biliyoruz. Hulasa, o sadece bir komutan değil, aynı zamanda halkının bütün sorunları ile ilgilene müşfik bir liderdi.

O, hayatını imanına şahit kılarak, ahiret yurduna göç etti. Yaşamıyla, mücadelesiyle ve ölümüyle, bizlere bir ders vererek, cihadın nasıl bir hayat biçimine dönüştürüleceğini en güzel şekilde göstererek. Hal diliyle, sürekli dilinde olan zikrullahla,  “De ki “Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.”(En’am 162) ayetine iman etmenin gerektirdiği adanmışlık ile, sessizce göçüp gitti. Çoğumuza göre acele bir gidişti bu. Bugün bize düşen, şehitlerimizin yolunu sadece “sloganik” anlamda sürdürmek, yahut sadece şehadetleri gündemde iken eylemler düzenlemek değil, şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri kavganın sürmesi için elimizden gelen gayreti göstermektir. Zulmün ve tuğyanın küreselleştiği günümüzde, zulme karşı mukavemet gösteren herkesin, safları sıklaştırması, kurtuluşumuz için tek yol olan İslami Direniş hareketlerine ve son dönemde Müslümanların gündeminden çıkan Çeçenistan Cihadına maddi, manevi destek vermeleri İslami, insani ve vicdani bir sorumluluktur.Rabbimiz, Saff Suresinde “Allah, kendi yolunda kurşunla   birbirine perçinlenmiş duvarlar gibi saf bağlayıp  savaşanları sever.”(Saff Suresi:4)  buyurmuyor mu?

Hüznümüz, onun ölümsüzlük ve ebedi mutluluk şerbetini içmesinden değil, kâfirlerin ve münafıkların böylesine önemli bir mücahitten kurtulmalarına sevinmeleridir. Ancak şu da bir gerçektir ki İslam ümmeti ve özellikle Çeçen Cihadı birçok komutanını şehid vermesine rağmen halen ayaktadır. Rabbimiz büyük komutan Şamil Basayev’in kanının bereketi ile dinine hizmet edecek nice Şamiller meydana getirecektir. Ve inşallah mücahid kardeşlerimiz yapacakları büyük operasyonlarla  münafıkların ve fitnenin başı olan Ramazan Kadirov’u Babasının yanına, cehenneme göndererek, Müslümanların  kalplerine huzur ve sükunet serpeceklerdir.

Büyük komutan Şamil Basayev’e  Selam olsun! And olsun ki intikamın alınacak Yiğit Komutan!

Tarih:Köşe Yazıları

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın