İçeriğe geç

Kudüs’ü kim kurtaracak?

Kudüs’te fiilen değişen bir şey yok. Dün işgal altında olan bugün de işgal altında. Dün saldırı altında olan bugün de saldırı altında. Müslümanlar, güçle kaybedilenin ancak güçle geri alınabileceğini idrak etmediği sürece bu durumun değişmesi -sebepler dairesinde- mümkün görünmüyor. Hal böyleyken kısa vadeli bir zafer bekleyenler için durum sadece öfke ve umutsuzluğu arttırıyor.

Öfke ve umutsuzluk içerisindeki kardeşlerimize hatırlatmak gerekir ki Müslümanlar olarak Kudüs’ü ilk kez kaybetmiyoruz. Geri aldığımızda da ilk kez geri almış olmayacağız. Ancak Kudüs’ü daha önce iki kez kaybettiğimizde içerisinde bulunduğumuz durum ile bugün içerisinde bulunduğumuz durum garip benzerlikler taşıyor. Müslüman yöneticilerin birbirleri ile çekişmesi, toplumun içerisinde bulunduğu sefahat düşkünlüğü, toplumun ifsadı ve nesilleri koruyacak geleneğin tahrip edilmesi gibi başat sorunlarla bugün de yüz yüzeyiz. Ancak Kudüs’ü geri aldığımız döneme odaklandığımızda Selahaddin Eyyubi ve Nureddin Zengi arasındaki ahengin fethe dönüşürken toplumu nasıl adaletle şekillendirdiğini de görebilmekteyiz. Birkaç madde ile eğer Kudüs’ü kurtarmak istiyorsak üzerimize düşenleri hatırlatmak isterim:

  • Kudüs’ü kurtarmak için vakit namazlarının ekseriyetini camilerde kılan bir nesle muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için davet çalışmalarını önceleyen ve her nasihati evvelce kendi nefsine olanlardan müteşekkil öncü bir topluluğa muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için Ümmetin cihadını Ümmetin vasatının dahil olduğu şekilde geniş kitlelerle buluşturmaya muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için Müslüman toplumları her şeyden evvel mücahitleri desteklemeye ikna etmeye muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için düşmanına dahi adaletle hükmeden adil yöneticilere muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için düzenli şekilde Kur’an okunulan ve Kur’an ile kalplerin tedavi edildiği evlere muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için Kudüs’ü Şam’dan, Şam’ı İstanbul’dan, İstanbul’u Bağdat’tan, Bağdat’ı Hicaz’dan ayırmayan geniş gönüllü bir vatanseverliğe muhtacız.
  • Kudüs’ü kurtarmak için her ne olursa olsun Allah’ın kader denizinin içerisinde olduğunu ve Allah’ın mutlaka mustazaflara ikram edeceğini hakkıyla idrak eden, bu bilinçle umutsuzluktan kendisini koruyarak dua edenlere muhtacız.

Eğer bütün bu noktalarda üzerimize düşenleri yapabilirsek Kudüs’e uzanan yola düşebileceğiz demektir. Yola düştüğümüzde ise Selahaddin’in kararlılığı ile yapmamız gerekenler kanımca şunlar:

  • İran ile birlikte Kudüs kurtarılmaz. Selahaddin Eyyubi nasıl Kudüs’e yürümeden evvel Şii / Rafızi imparatorluğu olan Fatımi hükümetini darmadağın ettiyse günümüzün Şii / Rafızi imparatorluğu da aynı şekilde darmadağın edilmelidir. Tahran’dan yayılan ve bugün Pakistan’dan Moritanya’ya kadar nüfuz eden hastalığa çare bulunması elzemdir. İran’ın bölgeye yayılan orduları dağıtılmalı ve birliği bozulmalıdır. Unutmamalıyız ki İran ve bölgedeki orduları, Arap diktatörleri ile birlikte İsrail’in güvenliğini sağlayan farklı kademelerdeki sigortalardır.
  • Ümmetin birliğinin önündeki her türlü engel ortadan kaldırılmalıdır. Bu çerçevede Ümmetin vasatını teşkil eden Ehl-i Sünnet inancını tahkir ve tezyif etme amacındaki bütün odakların faaliyetleri sınırlanmalıdır. İslam’ın ana kaynaklarına her platformda fütursuzca saldıran odaklar bünyemizi kemirirken Kudüs’ün özgürlüğünü temin etmek mümkün değildir.
  • Kudüs’ü kurtarmak için cihada kalkacak ordularımızı yönetecek kaliteli subaylarımız, stratejik donanıma sahip kumandanlarımız ve uzun bir savaşa girişildiğinde cihad eden orduyla beraber düşmanın üzerine yürüyecek Abdullah bin Mübarek (r.a.) gibi kahramanlarımız şimdiden hazırlık içerisinde bulunmalıdır. Ümmet, ne zaman kılıcı eline aldıysa özgür olmuş ne zaman terk ettiyse köle olmuştur. Özgürlüğümüz, kılıçların gölgesinde gizlidir.

Kudüs’ü kim kurtaracak ve Kudüs’ü kurtarmak için neler yapılacak? Cevabın peşindeysek işe kalplerimizden başlayalım.

Tarih:Köşe Yazıları

Bu yazı yorumlara kapalı.